
Ben Yunus Bozkurt. 10 Eylül 1990’da İstanbul Küçükçekmece’de doğdum. Yazmaya 2018’de başladım. İlk başlarda kısa günlükler, küçük hikâyeler yazıyordum. O zamanlar sadece kendime ait bir dünya kurmak istiyordum, fakat fark ettim ki kelimeler, sadece bir dünya değil, başka insanların ruhlarına açılan bir kapıydı.
Edebiyatta yolumu bulmamda üç büyük geleneğin yazarları rehber oldu. Rus edebiyatı bana insan ruhunun derinliklerine inmeyi öğretti; Dostoyevski’nin insan psikolojisini ince ince işleyen karakterleri, Tolstoy’un hayatın en küçük anlarındaki devasa anlamı fark ettirmesi ve Çehov’un sıradan görünen olaylarda bile evrensel bir hikâye saklı olduğunu göstermesi, kalemimin temel taşlarını attı.
İngiliz edebiyatı, özellikle Dickens’ın karakter derinliği, Brontë kardeşlerin tutkuyu ve kırılganlığı aynı satırda buluşturabilmesi, Virginia Woolf’un bilinç akışıyla kelimelere hayat üflemesi, bana anlatının biçimini ve ritmini öğretti.
Japon edebiyatı ise kelimelerin sessizlikle olan bağını gösterdi. Haruki Murakami’nin büyülü gerçekçilikle sıradan hayatı harmanlayışı, Yukio Mishima’nın estetik ve trajediyi tek potada eritebilmesi, Yasunari Kawabata’nın minimalist ama derin anlatımı… Tüm bunlar bana bazen bir kelimenin, uzun paragraflardan daha fazla şey söyleyebileceğini gösterdi.
Bu yolculuğun sonucu olarak “Gölgeler Çağı” serisini ve çeşitli kısa hikâyelerimi kaleme aldım. Amacım sadece bir kurgu sunmak değil, okuyanların kendi iç yolculuklarına eşlik edecek izler bırakabilmek. Her hikâyemin, okurun zihninde yankılanmasını, hatta bittiğinde bile sessizce yaşamaya devam etmesini istiyorum.
Kitap okumak, fotoğraf çekmek ve yeni yerler keşfetmek, hem hayatımın hem de yazarlığımın vazgeçilmez parçaları. Çünkü her yeni manzara, her yeni yüz, her yeni sokak, bir gün bir hikâyenin içinde kendine yer bulur.
Hakkımda fazlasını bilmenize gerek yok. Aslında bütün cevaplar, yazdığım satırların arasında gizli.

| 0% |