Kimsenin kimseye dokunmadığı zamanlardı, hava gri bir kurşun gibi ağırdı. Kayboluşun kıyılarında yaşamayı seçiyorduk bilmeden, hep bir sonbahar sonuydu içimiz. Sonra bir gün batımı çöktü akşama, sonra gri bir gece... Altı çizilmiş bir sözcük gibiydik bir deniz kıyısında kumlara yazılan... Bu çöküş yaşlı bir çınar ağacının çöküşü gibi ihtişamlı bir çöküş değil inan bana, çünkü insan hep kendinden uzaklarda yaşar, yaşından büyük, bakışlarından yorgun... Eller bir tabuta uzanıyorlar, ağlar mıyım, azalır mıyım bilmiyorum. En derin anlamına ulaştı gözlerim...
Umutsuzca kendilerini yaşamda arayanlar, yine cam kırıklarıyla kazımaktalar içlerini. Tam yitirmişken kendini kendinde bulanlar ise yine yitirircesine cam kırıklarının üzerinde yürümekteler. Zira bir hiçliğe doğru gidiyor gökyüzündeki bulutlar. Her şey bitti. Öyle kusursuz gittin ki, gidişin gözlerimdeki harabelerin resmini çekti. Zira bir hiçliğe doğru yağıyordu yağmurlar ve bir yazarı kâğıtlara dökülen sözcükler değil içine dökülen sözcükler yaralar...
Adnan Aslan 10 Şubat 1986 da Ardahan da doğdu.Edebiyat dünyasında adından söz ettiren yazar ilk romanı sağır zaman Eylül 2020 yılında okurla buluştu.Gerek romanın üslubu gerekse kullandığı dil sarsıcı ve aynı zamanda sürükleyici bir yol edindi kendine.Kendi okur kitlesiyle sözcüklerinde buluşan yazar romanda hem anlatıcı hem karakter sanki okurla konuşmasını çok iyi biliyor.İnsanı derin bir hüzne sürükleyen karmaşık bir tarafı var bu romanın izahı zor bir tarafı.Olaylardan ziyade düşünceler hakim düşüncelerle insanın ve yaşamın kör karanlık kıyılarında geziniyor ayak izlerini bırakmadan.Hayatını İstanbul Ümraniye`de sürdüren yazar yazma serüvenine devam ediyor aynı zamanda iş hayatını otomotiv sektöründe sürdürüyor.Edebiyat insanı kendine merhaba demeye davet eder kendi karanlığını görmeye biraz olsun kendini anlamaya davet eder ,çünkü insan en çok kendine yabancıdır kendine karanlık der yazar.Onda huzur bırakmayan şeyin uzun yıllardır sözcüklere devrilmesine rağmen kağıtlara dökemediğini ifade eder.Yaşam ruhunda taşıdığın meşale gibidir der yazar ,alevlerle başlar,kor olur ilerler ve kül olup yok olurlar.Gülümse asıl yok oluşlar varoluşun kapıların açar ve üzülme acılarına izin ver çünkü yalnızca acıların kalbini temizler ve ancak ruhlarındaki meşaleyi söndürmeden ilerleyenler karanlık uçurumları geçebilirler...Çok güzel soğuklar yaşadık zemherinin ortasında.Bu benim yolculuğum yolculuğuma anlam katan herkese teşekkürler...