Tanıştıklarından bu yana birbirlerine soru sormuyor, her ikisi de anlatmak istediği kadarını anlatıyordu. Âdeta bir nehirde yüzüyorlardı. İkisi de akıntının tersine doğru kulaç atıp kıyıya çıkma çabasında değildi. Bilakis nehrin aktığı yöne doğru bırakmışlardı kendilerini. Gerçi Esin: "Ya bu kapıldığım bir şelalenin akıntısıysa?" diye düşünmekten de alıkoyamıyordu kendini. Ya nehrin suları ile ileride dik bir şelaleden metrelerce düşüp dibe vuracak ya da ovaların, bereketli tarlaların içinden geçerek masmavi deniz ile buluşacaktı. Bu tehlikeyi göze almaktansa nehre elveda deyip kıyıya doğru yüzerek karaya da çıkabilirdi. Fakat o vakit nehrin nereye döküldüğünü hiçbir zaman öğrenemeyecekti. Kafasında soru işaretleri, kulağında hoş bir seda ile uyudu o gün:
"Peki, sen Esin? Kendini o köy evinin içinde düşünebiliyor musun?"
***
Bu kitap sizi aşktan soğutmak için değil bilakis gerçek aşkı bulduğunuz vakit korkularınızın esiri olmadan ona sımsıkı sarılabilmeniz için yazılmıştır.