Zamana yetişemiyor insan!
Var olmak ve yok olmak arasında gidip geliyor çoğu zaman.
Yılgınlıkları olur insanın. Yenilgileri olur, çoğu zaman var olmanın gayretindedir insan.
Yeri gelir başkalarının günahının bedelini öder, uykuları asılır, rüyaları çarmıha gerilir.
Nasibine bir şey düşer insanın. Benim nasibime de hep dönüm noktaları düştü karabasan rüyaların sabahında.
Yetişemezmiş insan!
Hep bir yetişme çabasında boğuşup dururken hiçbir yere yetişemezmiş. Yetişemez ve geri dönüp baktığımda cama vuran yağmur damlaları gibidir hayat. Bir küçük nokta, bir uzun çizgi, bir küçük nokta, bir uzun çizgi
.
Meğer insan yanarmış ateş olmadan. Solarmış izleri durmadan geçip giden zamanın içinde kendine el gibi olurmuş. Ömür dediğin hüznü taşırmış, soluk bir dünyanın mezarına gömerek bedeni.
İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışamıyorsun.
Yaşadıkça, yoruldukça, kırıldıkça anlıyor insan!
En ağır yük insanmış insana.

1983 yılında Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde doğdum. İlk eğitim yolculuğum bir köy okulunda başladı; ardından büyükşehirlerin sokaklarında, farklı alanlarda eğitim yolunda daha sık ve kararlı adımlarla ilerledim. Bugün hâlâ öğrenmeye, tozlu bir yolculuğun izlerini sürerek devam ediyorum.
Yıllarca şantiyelerin haritasını cebimde taşıdım; şimdi ise kelimelerin haritasında yeni yollar arayan bir yolcuyum. Demir ve beton arasında büyüyen adımlarım, zamanla kelimelerin sıcak toprağına kök saldı.
2005 yılından itibaren inşaat sektöründe çalıştım; hem yurtiçinde hem de yurtdışında farklı görevler üstlendim. 2015 yılından bu yana ise bir kamu kuruluşunda görevimi sürdürüyorum. Ama mesleğimin ritmi kadar, kelimelerin sesi de hep kulağımda çaldı. Kimi zaman şantiyelerin karmaşasından uzaklaşıp yazıya, kimi zaman insanlardan kaçıp kitaplara sığındım. Bazen de kelimelerin ışığında dünyayı yeniden kurmayı hayal ettim. Yazılarım, farklı platformlarda yayımlandı ve hâlâ yayımlanmaya devam ediyor.
Benim için yazmak, sadece kelimeleri yan yana getirmek değil; dilin inceliklerine ve insan ruhunun derinliklerine dair içten bir yolculuğa çıkmak demek. Samimi bir iç sesle, hafif bir tebessümle ve bitmeyen bir arayışla kelimelerle yeni köprüler kurmaya çalışıyorum.