Tarihi çarpık bir anlayışla ve siyasi gayelerle gerçeklere aykırı bir şekilde yazmak bir cinayetten farksızdır. Ben tarihçi değilim; fakat tarihimize ne kadar kayıtsız kaldığımızın farkında bir vatandaşım ve emekli bir Atatürk subayıyım!
Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi tarihimizi yazanlara olan minnet ve vefa borcumuzu nasıl ödediğimizi sorguluyorum... Elinizde bulunan birinci kitabın akabinde ikinci çalışmamda da hainleri hatırlatacağım. Çünkü yine hortladılar. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan Türk tarihi, elbette sınırsızdır ve bu tarihi yazan kişiler de milyonlardır...
Bu kitapta Mondros ile Cumhuriyet'in ilanı arasındaki 5 yıllık bir kesiti ele aldım. Güvenilir kaynaklardan ayrıntıları titizlikle derledim. Cinayet işlemekten kaçındım!
Sayfaları okurken henüz başka kaynaklarda görmediğiniz bilgiler bulacaksınız. Bir örnek vermek gerekirse; Topkapılı Mehmet'e Çanakkale Savaşı'ndaki başarısı nedeniyle bizzat Atatürk tarafından 'Çavuş' rütbesi takılmıştı. Birçok kaynak bu başarının ne olduğuna dair herhangi bir bilgi vermiyordu. Bizzat Atatürk'ün Gelibolu anılarından bulduğum bilgiyi, bu kitapta meraklılarına sundum... Özetle, bu eser, onlarca kaynak karıştırmadan ulaşabileceğiniz, sıkılmadan okuyacağınız hayli ayrıntılı bir başvuru kitabı oldu.

1961 yılında Çankırı’da doğdu. 1983 mezunu olan Çevik, piyade subayı olarak görev yaptı. Meslek hayatının neredeyse tamamı hudutlarda ve terörist peşinde dağlarda geçti. Emekliliğinin ardından ise Alanya’da yaklaşık on yıl boyunca sahaflık yaptı.
Eşi tarih öğretmeni olan Çevik’in ailesi de tarih ile yakından ilgilendiği için, kitaplarının konuları da doğal olarak tarihi meseleler üzerine yoğunlaştı. Harp Okulu’nda aldığı tarih eğitimi, kişisel merakı nedeniyle okuduğu sayısız kitap ve piyasada tarihi konuların çoğu zaman çarpıtılarak aktarılması; ayrıca “tarihçi” sıfatıyla ortaya çıkan kişilere kolayca inanan kitlelerin varlığı, onu kitap yazmaya neredeyse mecbur bıraktı.
Çevik’e göre tarih, yalansız ve tarafsız olmalıdır. Bu, yalnızca geçmişin ruhuna değil, tarihi bizlere miras bırakan kişilere karşı da bir borçtur. Onun bir diğer kişisel borcu ise, kendisini yetiştiren; vatan ve millet sevgisini, Atatürk bağlılığını aşılayan ve birey olmasını sağlayan devletinedir. O borç hiçbir zaman tam olarak ödenemez; ancak Çevik, kitap yazma fikrinin en azından bu borcun bir nebze olsun ödenmesine katkı sağlayacağına inanmaktadır.