Bir çocuğun ağlaması gibiydi haykırışlarım: Bazen avazım çıktığı kadar bazen sessiz sedasız. Neye uzansam avuçlarım boş kalıyordu. Ne yazsam anlamsız ve ne desem ifadesi zor...
Hani ne kadar uğraşsa da hızı yelkovana asla ulaşamayan akrep vardır ya, işte o akrep misaliydi hayatım ve o akrep gibiydi şu küçücük dünyada kocaman yalnızlığım.
Sanki içimdeki o çocuk hep bağırıyordu da sesim hiç çıkmıyordu ve kimseler beni de haykırışlarımı da duyamıyordu. Kısılmıştım kendi dünyamın içine ve çıkacak delik bulamıyordum. Şimdi bir el olmalıydı beni karanlığımdan çıkarmaya ama güvenemiyordum. Biçare dolanıyordum ortalarda.
Biliyordum ki inanabilmek için hâlâ zamanım vardı. Lakin gücümün ve cesaretimin limiti ne kadardı? Meçhul. Kaybolmuş virane gönlümün ışığında yürümeye alışmıştım belki de…